Tefekkür Yürüyüşlerine Çıkmanın Zamanı Gelmedi mi?
Aşık Veysel bir şiirinde "Taş olsam yandım idi, toprak oldum da dayandım" diyor. Çektiği onca acıya sıkıntıya nasıl dayandığını nede güzel ifade etmiş.
Hepimiz kaliteli bir hayat yaşamak istiyoruz. Kalite demek zenginlik yada maddi durumun iyi olması demek değildir. Bir çok zengin olan insanlarında hayatı yavan, monoton ve mutsuz geçiyor. Buradan anlıyoruz ki İşin özü çok imkanlara sahip olmak değil aslında. Ya nedir peki? Bakış açılarımızı değiştirmek ve hayatımıza küçük dokunuşlar yapmak hayat kalitemizi artıracaktır. Bakış açılarımızı değiştirebilmenin bir çok yolu olsa da en güzel ve rahatlatıcı olanı doğada olmak diye düşünüyorum.
Peygamber efendimiz nübüvvetten yani peygamberlikten önce 35 yaşlarından sonra Mekke’nin kalabalık ve gürültüsünden uzak bir yer olan Hira’da uzlete çekildiğini ve ilk vahiyde yine peygamber efendimiz uzletteyken hira mağarasında gelmiştir. Hira mağarasının Peygamber efendimizin hayatındaki yerini ve önemini iyi anlamamız gerekiyor. Daha peygamber olmadan evvel Hira mağarasında zihnini arındırmak, kendisindeki ahlaki kişiliği geliştirmek, bir çok şeyi tefekkür etme imkanı bulmuş, böylece ruhi ve manevi olgunluğunu geliştirmeye çalışmıştır.
Bizlerde şimdi İçinde bulunduğumuz hızlı yaşantımız ve koşuşturmacadan şehir yaşantısından uzakta doğada toprağa temas ederek uzaklaşmış oluyoruz. Doğaya doğru bir demet yolculuğa çıktığımızda kendi benliğimizi düşünün.. Nereden geldik nereye gitmekteyiz. Bu hayattaki amacımızı bizi mutlu eden şeyleri ve içinde bulunduğumuz nimetleri... Onların farkına varalım. Ormandaki kuş seslerini duymaya çalışın, toprak ve ağaç kokusunu ve temiz havayı burnumuzdan içeriye doğru derin bir şekilde çekip şükredelim.
Ellerinizle toprağa dokunduğunuzda güneş ışığının yer yüzüne nasıl süzülerek geldiğini ve doğaya temas ettiğini hissedin. Etrafta hareket eden canlıları hissetmeye çalışın. Ve yanımızda getirdiğimiz tüm olumsuz düşünceleri, kötü enerjileri toprağa, ruhumuzu sıkıştıran, omuzlarımızda ağırlığını hissettiğimiz ne varsa hepsini toprağa bırakın. Aşık Veysel bir şiirinde "Taş olsam yandım idi, toprak oldum da dayandım" diyor. Çektiği onca acıya sıkıntıya nasıl dayandığını nede güzel ifade etmiş.
Hayatta ilaç gibi gelen şeyler vardır. İlacı illa ki ağızdan almak gerekmiyor. Solduğumuz temiz hava, toprağa temas etmek, gördüğümüz muazzam kainat kitabı olan tabiat da ilaç gibi bize şifa oluyor.
Ruhumuzu özgürleştiren ve bize kendimizi iyi hissettirecek en iyi şeylerden biri, vazgeçmektir. Bize kendimizi kötü hissettiren insanlar, ortamları terk ederek onlardan vazgeçelim. Yola çıkmak, yolda olmak bulunduğumuz yerden uzaklaşmak, bize kendimizi iyi hissettirir. Öyleysek daha fazla beklemeyin...Şimdi tefekkür dolu bir demet yolculuğa çıkma vakti.